Satış sonrası otomotiv endüstrisinde dünyanın en önemli fuar etkinliği olan ve OSS Derneği ’nin katkılarıyla gerçekleştirilen Automechanika İstanbul Fuarı sona erdi. Sektör profesyonellerini bir araya getiren ve fuar kapsamında düzenlenen 8’inci OSS Konferansı ise sektörün önde gelen isimlerinden Delphi Technologies Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Satış Sonrası Başkan Yardımcısı Jean-François Bouveyron’u ağırladı. “Otomotivde yeni teknolojiler! Satış sonrası için başlangıcın sonu mu? Sonun başlangıcı mı?” başlıklı sunumuyla katılımcılara hitap eden Jean-François Bouveyron, “Ne zaman politikacılarla konuşsam hep şu cümleyi duyuyorum; bizim en büyük düşmanımız içten yanmalı motorlar. Hayır aslında bizim düşmanımız karbon emisyonu ve biz içten yanmalı motoru çevreci olacak şekilde yaratabilirsek aslında bu alternatif ile de ilerleyebiliriz. Hidrojen ise çevre dostu içten yanmalı motorlar yaratmanın yeni aracı olacak. Elektrik şehir içinde kullanımda olan binek araçlara tanınan bir ayrıcalık olacak; ancak hafif ticari araçlar için hidrojen yakıt hücreleri, kamyonlar için ise hidrojen enjeksiyon sistemlerinin kullanımı söz konusu olacak” dedi.
Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği’nin (OSS) desteğiyle TÜYAP’ta gerçekleştirilen Automechanika İstanbul Fuarı, sona erdi. Fuar kapsamında OSS Derneği de, bu yıl 8’incisini düzenlediği OSS Konferansı’nda sektör profesyonellerini biraraya getirdi. Konferansın baş konuşmacısı olan Delphi Technologies Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Satış Sonrası Başkan Yardımcısı Jean-François Bouveyron, “Otomotivde yeni teknolojiler! Aftermarket için başlangıcın sonu mu? Sonun başlangıcı mı?” başlıklı bir sunumla bilgi birikimini katılımcılarla paylaştı.
Hedef çevre dostu içten yanmalı motorlar üretmek olmalı!
BorgWagner’ı ve onun satış sonrası kolu Delphi Technologies’i temsilen konferansta bulunduğunu söyleyen Jean-François Bouveyron, “BorgWarner, tahrik sistemleri teknolojilerinde yani bir taşıtı hareket ettiren teknolojilerde uzmanlık alanına sahip bir şirketler grubu. Elektrifikasyon ve elektrikli taşıtları ana odağı olarak tanımlamış bulunuyor” dedi. Araç teknolojilerinin her geçen gün daha çevre dostu teknolojilerle evrildiğini ifade eden Jean-François Bouveyron, “Ne zaman politikacılarla konuşsam hep şu cümleyi duyuyorum; “bizim en büyük düşmanımız içten yanmalı motorlar”. Hayır aslında biz içten yanmalı motoru çevreci olacak şekilde yaratabilirsek aslında bu alternatif ile de ilerleyebiliriz” diye konuştu.
Her şey çok farklı gerçekleşecek!
Herkesin sürekli elektrikli araçlardan bahsettiğine işaret eden Jean-François Bouveyron, şöyle devam etti: “Aslında dünya elektrikli araçlara doğru hareket edecek; ancak sadece bu gerçekleşmeyecek. Bunun dışında hidrojen enjeksiyonu, hidrojen hibrid araçlar da hayatımıza girecek. Bir de e-yakıtlardan bahsedeceğiz. Evet, yollarda daha fazla elektrikli araç görmeye başlayacağız ve şehir içinde kullanılan binek araçların çoğu elektrikli olacak. Ticarette kullanılan hafif ticari araçlar ve mini vanların yanı sıra şehir içi toplu taşımada kullanılan otobüsler, bunların da çok büyük bir kısmı elektrikli olacak ama kamyonlar ve ağır vasıtalı araçların son derece sınırlı bir kısmının elektrikli olacağını göreceğiz. Bu araçların çoğu hala dizel veya hidrojen yakıt sistemleri ile çalışıyor olacak. Dikkatinizi bir de şu noktaya çekmek istiyorum; hidrojen artık çevre dostu motorları yaratmanın yeni biçimi olacak. Gururla belirtmek isterim ki, Delphi Technologies olarak, tamamen hidrojen ile çalışan araçlarla ilgili ilk sözleşme imzalayan şirket olduk ve bu daha başlangıç. Şimdi ben bununla ne demek istiyorum? Elektrik şehir içinde kullanımda olan binek araçlara tanınan bir ayrıcalık olacak; hafif ticari araçlar için hidrojen yakıt hücreleri, kamyonlar için ise hidrojen enjeksiyon sistemleri söz konusu olacak. Yani bugün duyduğunuz her şeyi düşünelim. Son dönemde neler duyduysanız hepsini unutun çünkü her şey duyduklarınızdan çok farklı bir şekilde gerçekleşecek.”
Değişim tsunami dalgası gibi olmayacak!
Satış sonrası olarak araç pazarına bakış açılarının farklı olduğunu belirten Jean-François Bouveyron, “Her ne kadar trafiğe yeni çıkan araçları sevsek de asıl bizi ilgilendiren 5-10-15 yıllık hatta Türkiye’de de denk geldiğimiz gibi 20 yaşın üzerindeki araçlar ve bu araçlar trafikte olmaya devam edecekler ve bakım ihtiyaçları devam edecek. 2030’da yani bugünden 7 yıl sonra, binek ve hafif ticari elektrikli araçların Avrupa’daki oranının 440 milyon araç içerisinde sadece 57 milyonluk bir paya sahip olacağını öngörüyoruz. Bu hala oldukça düşük bir oran. Ağır vasıtaya bakacak olursak elektrikli araç yüzdesi çok çok daha düşük olacak ve araç parkı neredeyse günümüz ile aynı olacak. Evet, sektörde bazı değişiklikler olacağını biliyoruz ama bu değişikliğin hızı öyle olacak ki bizim hazırlanmak için vaktimiz olacak. Yani değişim bir tsunami dalgası gibi olmayacak. Daha aşama aşama yavaş bir değişiklik gerçekleşecek” diye konuştu.
Yeni teknolojiden korkmamalıyız!
Gelecek dönemde teknik eğitime ve arıza teşhisi konularının sektörde öne çıkacağını vurgulayan Jean-François Bouveyron, şunları söyledi: “Eğer ihtiyacınız olan bilgiye zamanında erişemezsiniz oyunun dışında kalacaksınız. Bu noktada da yeni arıza teşhis teknolojilerini hayata geçirmek çok önemli. Dünyanın farklı bir yerinde çalışan bir görevli, aracınıza uzaktan aracınıza bağlanarak arıza teşhisi konusunda size destek verebilecek. Bizim de zaten satış sonrası şirketleri olarak yapmaya çalıştığımız şey bu. Satış sonrası pazarının harika bir geleceği olacak. Yeni bir teknolojiden asla korkmamalıyız. Sadece buna hazırlıklı olmalıyız. Günbegün yaptığımız şey de bugünün ve yarının araçlarının ihtiyacı olabilecek tüm bilgileri, tüm ürünleri ve tüm belgeleri bir araya getirmek ve bunu müşterilerimize sunmak ancak bu şekilde satış sonrası pazarının geleceğine katkıda bulunabiliriz.”